18 Aralık 2012 Salı

Şems ufukta som altından portakal



Şems ufukta som altından portakal .Dedim, ne olursun batma orada kal.Dedi emir kesin ve katidir kalamam.Beni de al dedimse de dedi alamam...

Güneş tüm güzelliğiyle battı batacak.Gözlerimden hicranlı yaş aktı akacak.O batarsa acep yüzüme kim bakacak.Desene, âdemoğlu yollarına bakacak..

17 Aralık 2012 Pazartesi

Bundan böyle..








Yeryüzünde küçük düşürülmemiş, aşağılanmamış kimse var mı? 
Beni o kadar küçük düşürdüler ki, artık kızmıyorum. 
Ne yapacaksın, insanlar başka türlü davranamıyorlar işte. 
İnsan her şeye incinirse, iş göremez, üzerinde durmakla zaman yitirir. 

Yaşam böyle! Eskiden insanlara kızardım. Sonra düşündüm, gördüm ki, kızmaya değmiyor.

16 Aralık 2012 Pazar

1 Pazar Kelebeği

Orta Şekerli Türk kahvemle günümü şenlendiriyorum. Belki içimdeki kırıklara da iyi gelir diye.
Bir yanda da Lhasa de Sela çalıyor. Daha mı çok kırıyor bilmiyorum.  

Kış olunca sizce de çayın, kahvenin, sohbetin, kalabalığın tadı başka olmuyor mu? 

Ne demişti Ece Ayhan; "Göğsünde ağır bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler.."

15 Aralık 2012 Cumartesi


Bir 'can' lazım yanıma..


Geceler burda çok uzun. Bitmek bilmiyorlar. Eğer bugün gidecek bir şehrim olsaydı, deniz kokan bir kasaba olurdu. “Ben zavallı, ben yıllardır denize hasret, bakar bakar ağlarım..” diyor ya Orhan Veli onun gibi hasretim bir parça deniz kokusuna.

  Filmler izleyip yarım bırakıyorum. İyi gelmiyorlar. Bugün gökyüzümde bulutlar yok. Ve ben geçmişi ardıma katarak yürüyorum..

  Ve ben geçmiş ardımda bırakarak yürürken sanki sessizlik istediğimi duyan Orhan Veli sesleniyor: “Bilmezler yalnız yaşamayanlar nasıl korku verir sessizlik insana, insan nasıl konuşur kendisiyle, nasıl koşar aynalara bir cana hasret. Bilmezler..” ve Sezen Aksu onunla anlaşmış gibi eşlik ediyor: “Bir arada olabilmek ne mümkün, bir arada kalabilmek imkansız. Seneler alıp gitmiş ne var ne yoksa her şeyi..”

     Ve ben yürümeye devam ediyorum her adımda biraz daha parçalanarak, parçalarımı dağıtarak..

11 Aralık 2012 Salı

Acı duymadığımı sananlar, beni buz gibi bir insan belleyenler aldanır hep. Varsınlar öyle bilsinler..

Acı duymadığımı sananlar, beni buz gibi bir insan belleyenler aldanır hep. Varsınlar öyle bilsinler. Ama acı bizi durduracağına göre yapılacak tek şey, hangi yoldan olursa olsun, nasıl bir yöntem uygun görünüyorsa o anda, müshil yutup içinden atar gibi, o acının dibine dek inip işini bitirmektir. Önemli olan  o acıyı, yeni bir güne engel olmasını önleyecek hızla atmaktır, yaranı ondurmaktır. Ama ondan da önemlisi, bu sınırı aşarak, dolu dolu sonuna dek yaşamaktır. Düşleri de, olanakları da son damlasına dek kullanmaktır.

3 Aralık 2012 Pazartesi

üç nokta bir boşluk

Üzülme kelebeğim, bugünü de atlatırsak yarın diye bir şey yok.
Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var.

24 Kasım 2012 Cumartesi

uyumalıyım

Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp, bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyorum başımı. Bulabildiğim en müşfik cümlenin önünde bir an olsun düşünmeksizin iyiden iyiye bitik, yorgun vücudumu yere bırakmak istiyorum. Uzanmak ve hangi günahtan kalma olduğunu kestiremediğim acıların yorgunluğunu bir parça olsun üzerimden atmak istiyorum. Uyumalıyım..

23 Kasım 2012 Cuma

Cup Cup Cup KEK


orkestra şefi


şeker düğmeleri




çöp adam varii


BULUTLARIM'IN ELLERİ


Sadece bulutlardan bahsetmek istiyorum. Kahveme attığım bulutlardan, kitapların, harflerin arasına karıştırdığım bulutlardan, şarkıların arasında kaybolan bulutlardan, bulutların ardından baktığım dünyanın bulutlarından, bulutların sesinden, bakışından, nefes alış verişlerinden, uykusundan, uyanıklığından, bulutların ellerinden, kalem tutuşundan.. Bulutların hiç elleri mi olur? Benim bulutlarımın elleri var dünyamı kocaman saran. Sonra gecenin bir vakti camı tıklayan bulutlardan bahsetmek istiyorum upuzun, sonu olmayan cümlelerle.. Bulutlarımın kitapların sayfalarını çevirişini, bir fincan kahveyi nasıl yapışını anlatmak istiyorum. Bulutlarımla geçen pazar kahvaltılarını yazmak istiyorum..


20 Kasım 2012 Salı

Pudralı bir kış güneşi.

Aşk insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil;
tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor.
Gözlerimden naylon ip gibi yaşlar iniyor. “Ben iyiyim, sadece sıyrık” deyip gülümsüyorum. 
Aşkın doğması ve yaşaması, yavaşlığa bağlıdır. Ağaçları keserken ormanı korumak gerekir.
Erkeğin hızından kaynaklanan savrukluk, kadının yavaşlığında kendini gösteren otoriteyle intizama dönüşür..
ilişkinin uzun sürmesi hiç bir zaman kalitesini yükseltmez..

19 Kasım 2012 Pazartesi

Islak bir yolun üstünde yürümek


Baş ucu mendili.

hep vardır o. hep ordadır. Bekler bekler bir gün dolar taşar. Aslında hep hazırdır. bir sürü hikaye sığdırır içine. sen anlatırsın o dinler sen bağırırsın o susturur. baş ucu sürahisi gibi değildir doldurmaz boşaltır. içinde her ne varsa akıtır kendine. sen istemesen de o dinler. mecbur çünkü. dinletilemeyenler,söylenilemeyenler ve söyletilemeyenlerin düşüncelerini alır içine.kimse olmaz o olur yanında. sadece o dinler. sadece ona anlatılır. eğer bir gün yerinde yoksa  o da tükenmiştir artık. dinleyecek anlayacak kurutacak yeri kalmamıştır gözlerdekini..

7 Ekim 2012 Pazar

çiçeklenir saçlarınızda o ilk gençlik Aşkınız


https://twitter.com/sterblichstern


twitter.com/sterblichstern


twitter.com/sterblichstern


peruk gibi hüzünlü

         
Ben senden gitmek istiyorumm! dedin; gittin… 
Koca dünyada yitirilen o; tek değeri bulmuşken. 
O kadar zor günleri atlatmışken üzerimizden.. 
Ve birbirimizden alıp veremediğimiz yokken. 
Gitmek istiyorum…! Dedin; gittin... 

Ben senden gitmek istiyorumm! dedin; gittin… 
Ser verip, sır vermemişken kimselere. 
Elalemin bilmediği. lakin herkesin kıskandığı o aşkı bulmuşken. 
Zamanlık buhranlara yenilip, savaşmayı bıraktığın o gün… 
Gitmek istiyorum…! Dedin; gittin... 

Ben senden gitmek istiyorumm! dedin; gittin… 
Bende, buna peki dedim; başka şansım kalmadığından. 
Halbuki ne ümitle beklemiştim, hayırrr! .. durdur beni demeni.. 
Gözlerini görmeden, sıcaklığını bir daha duyamayacağım o gün.. 
Gitmek istiyorum…! Dedin; gittin... 

twitter.com/sterblichstern


twitter.com/sterblichstern


Tek İçimlik

Acı acıyla iyileşir.. Acınızı vermeye kalkarsanız dünyanızı kirletirsiniz.
O benden acılarımı istedi. O benden dünyamı istedi.. Veremezdim..
Dünyası olmadan yaşayamazdı insan çünkü.. O olmadan yaşayamaz.
Tek içimliktir acı. İki insana sığmaz acı.
Hem veremezsin hem de istemezsin o acıları. Birini seçmek en ağırıdır.
Bir gün; "Ver bana bütün acılarını,hepsini ver!" diyen birini bulursanız karşınızda, bütün acılar 'acı' olur...
Ve yok olur.
Her şey yok olur.Dünyanız artık acısız ve O'nludur..  

 Acı acıyla iyileşir, aşk ise daha büyük bir Aşk'la...

29 Eylül 2012 Cumartesi




Nar-ı Aşk

Dudak kıvrımında bin sevabım…bir bakışı bin günahım…! 
gözleri kıyametim…! yüzü afetim…! 
deniz kokuşlum…! 
nisan gülüşlüm…! mabedim…! 
gidince sen…kıblegâhımı kaybettim 

Gözlerinin yeşilini bıraktığın son yaprak da düştü döne döne 
sanki yüreğime bir gramofon iğnesi batar 
içimde düne dair… 
derin bir veda acısı, 
hicran sancısı, mahşeri bir özlem ve koskoca bir boşluk var 
seninle yaşamak bahardı… 
yokluğun hazan…eylül buram buram hüzün kokar 

gi t t i n g i d e l i…;

 meselâ… 
-gittiğin gün mü öldüm…yoksa öldüğüm gün mü gittin- 

her aynada senin yüzün…her duvarda resmin 
bense üçgen dairelerde hapisim 
-herkes mi ben…yoksa ben mi herkesim- 

elbet bir bildiği vardır diye…gönlümün peşine düştüm 
çiçek oldum…güneşinin muhabbetine dayanamayıp zemheride açtım 
öyleyse… 
-ben miyimdim seni seven…yoksa sen miydin kendini sevdiren- 

Şimdi gül diken için bi kül hece



Ortaköy'de Hayat Var (https://twitter.com/sterblichstern)



karasevda masalları ilk satırları doldurmaya başlamış, tramvayın Yeşiltepe’den geçme saatidir.



23 Eylül 2012 Pazar

Unutma ; 'Gala Çiçeği '

   Beklemediğin senindir her zaman.
   Gün, ay, yıl fark etmez; saklı kalan her şey beklemediğin zaman çıkar ve senin olur.Bilemezsin..
   Beklemezsen senin olacak,gelecek ve hep seni mutlu edecek.
   Hep içinde saklarsan büyütemezsin. O bir damla sudur.Damladıkça büyür,büyür ve kocaman olur.
   Sana aitse eğer konuşmamalısın onu. Çünkü ancak her şey senin olduğunda çıkar karşına.
   Çıkar ve 'her şeyim' dediğin sunar sana onu...
   Zaman, onun zamanını da belirlemiştir.Ve zaman, onun adını da koymuştur...

16 Eylül 2012 Pazar


bir de akordiyonun sesi var bu hayatta



Bin gemi kalkar bu limandan !




YEK'lik